Nur Şâkirdleri, hiç siyasete karışmadılar, hiçbir partiye girmediler. Çünkü îman, mâl-i umumidir. Her taifede muhtaçları ve sahibleri vardır. Tarafgirlik giremez. Yalnız küfre, zındıkaya, dalâlete karşı cephe alır. Nur mesleğinde, mü’minlerin uhuvveti esasdır. Aziz, Sıddık Kardeşlerim! Bir mes’eleyi, çoktan beri size söylemek lâzım iken unutmuştum. O da şudur: “Mu’cizat-ı Kur’âniye Risâlesi”ndeki ekser Âyetler, her biri, ya mülhidler tarafından medâr-ı tenkid olmuş veya ehl-i fen tarafından itiraza uğramış veya cinnî, insî şeytanların vesvese ve şüphelerine ma’rûz olmuş Âyetlerdir. İşte “Yirmi Beşinci Söz” öyle bir tarzda o Âyetlerin hakîkatlarını ve nüktelerini beyan etmiş ki, ehl-i ilhad ve fennin kusur zannettikleri noktalar, i’cazın lemeatı ve belâğat-ı Kur’âniyenin kemâlâtının menşe’leri olduğunu, ilmî kaideleri ile isbat edilmiş; bulantı vermemek için onların şüpheleri zikredilmiyerek cevab-ı kat’i verilmiş. gibi yalnız “Yirminci Söz”ün Birinci Makamında üç dört Âyette şüpheleri söylenmiş. Hem o “Mu’cizat-ı Kur’âniye Risâlesi” de gerçi gâyet muhtasar, acele yazılmış ise de; fakat ilm-i belâğat ve ulûm-u arabiye noktasında âlimlere hayret verecek derecede âlimane ve derin ve kuvvetli bir tarzda beyan edilmiş. Gerçi her bahsini, her ehl-i dikkat tam anlamaz, istifade etmez; fakat o bahçede herkesin ehemmiyetli hissesi var. Pek acele ve müşevveş haletler içinde te’lif edildiğinden, ifade ve ibaresinde kusur var olması ile beraber ilim noktasında çok ehemmiyetli mes’elelerin hakîkatını beyan etmiş. Kelimenin manası için üzerini çift tıklayınız. | |||